Donanımlı teknik kadrosu ile çevre bilinciyle tasarladığımız teknolojiler ile yaşam döngüsüne önemli bir katkı sağlıyoruz
Kentleşme ve sanayileşme birçok insana daha fazla ekonomik fırsatlar sağlarken, eğer planlama ve altyapı eksikse veya bozulmuşsa, kirli veya yetersiz su kaynakları en büyük sorunumuz haline gelmekte. Birleşmiş milletlerin raporuna göre, dünyadaki atık sularının %80'inin arıtılmadan veya yeniden kullanılmadan ekosisteme geri veriliyor ve her yıl maalesef 3,6 milyon insan kontamine sudan kaynaklı hastalıklardan ölüyor ve bunların %84'ü de çocuk...
Ne yazık ki, bugün pek çok ülkede temiz su bulmak giderek zor hale gelmekte ve kontrol edilemeyen bu durumun kaçınılmaz sonucu daha fazla savaş ve temiz su bulunan coğrafyalara göç olarak karşımıza çıkmakta. Bunun başlıca sebepleri nüfus artışı, çevre tahribatı, kuraklık ve sellere yol açan iklim değişikliğinin etkileri olarak belirtiliyor. Nüfus artışındaki bu duruma verilebilecek en iyi örnek Hindistan. Hindistan'da, insanların çoğu, yaklaşık 30 yıl sonra nüfusun ikiye katlanmasının beklendiği şehirlerde yaşıyor. Ülkenin şu durumda bile su kıtlığı çektiğini ve buna ek olarak altyapı ve finansman konularında zorluk çeken ülkelerin başında geldiğini düşündüğümüzde su tesislerinin arttırılması ve iyileştirilmesinden sorumlu olan belediyeler üzerindeki baskı oldukça artmış durumda.
Kanalizasyon şebekeleri ve atık su arıtma tesisi işletmek için gereken mali sermayesi olmayan Hindistan’da elde edilen ve susuzlaştırılan çamurun çoğu, satılmak veya tarımda kullanılmak yerine, katı atık depolama alanlarına gönderiliyor.
Sanılanın aksine, yüksek finans gücü de su kalitesi ve güvenliğiyle ilgili sorunlara karşı tek başına yeterli değil. Örneğin İrlanda, dünyanın en zengin on ülkesinden biri olmasına rağmen temiz su temini ve atık su bertaraf sistemlerinde yetersiz kaldı. Bunun yanı sıra, 2018'de Yayınlanan Avrupa Çevre Ajansının (European Environmental Agency (EEA)) raporuna göre tüm Avrupa’daki göllerin, nehirlerin, haliçlerin ve kıyı sularının yalnızca %38’i ekolojik standartları karşılamaktadır. Atık su çamurunun 2040 yılına kadar %80'den fazla artacağı beklentileri göz önüne alındığında atık su arıtma tesisleri ve burada kullanılan teknolojiler kritik önem taşımaya başladı. Bu teknolojiler içerisinde olan çamurun nihai olarak uzaklaştırılabilmesi için atık miktarının azaltılması ve susuzlaştırmanın önemi giderek artmaktadır. Susuzlaştırma ve arıtmanın özetle amacı, belediyelerde ve endüstriyel uygulama alanlarında oluşan atık suların veya üretim atıklarının içindeki değerli ham maddelerinin geri kazanılması ve atık çamurların çevreye zarar vermeden, ekonomik olarak bertaraf edilmesini sağlamaktır.
Daha yaşanabilir bir dünya için Polat Group, donanımlı teknik kadrosu ile çevre bilinciyle tasarladığı ve kaliteden ödün vermeden ürettiği santrifüj teknolojileri ile yaşam döngüsüne önemli bir katkı sağlayarak bu konuda üzerine düşen görev ve sorumluluğu tüm dünyada en iyi şekilde yerine getirmektedir.